• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

Prestij Sanat Kitapları Müzayedesi

Prestij Sanat Kitapları Müzayedemize 23 Nisan 2023 saat: 21:30'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:32 itibariyle canlı mezat başlayacaktır.

Her lot için bekleme süresi : 10 Saniyedir.

Adil bekleme süresi : 10 Saniyedir.

Komisyon Oranı: %20 "ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR."

Lot: 2 » Kitap

Hanefi Yeter Sanat Kitabı, Çetin Güzelhan - Almanca Çevirisi: Çetin Güzelhan

Bilim Sanat Galerisi Yayınları, İstanbul-2002 Baskısı, 331 Sayfa + Şömizli ve Bol Sanat Eseri Görsellidir. Kitap Çok İyi Kondisyondadır.
Hanefi Yeter 1947 yılında Bayburt’ta doğdu. 1967 yılında eğitimine Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun atölyesinde başladı ve bu eğitim sırasında Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun özel atölyesinde çalıştı. 1970 yılında Paris’te “Academie des Beaux-Arts”da sanat eğitimine katılmaya hak kazandı; bazı kişisel sebepler nedeniyle bu eğitimini tamamlayamadı ve İstanbul’a geri döndü. Eğitimini Akademi’de tamamladı ve 1972 yılında mezun oldu. 1973 yılında Devlet Bursu Sınavını geçti ve Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nde lisansüstü eğitimine başladı ve 1978 yılında mezun oldu. Doksanı aşkın kişisel sergisi oldu; Türkiye’de ve yurtdışında Viyana, Paris, Brüksel, Manchester ve Almanya’nın çeşitli şehirlerindeki çok sayıda karma sergiye katıldı. Doğu Almanya’da kişisel sergi açan ilk Türk asıllı sanatçı oldu. O sergide kataloğu özel izinlerle yayınlandı. Eserleri ulusal ve uluslararası müzelerde ve özel koleksiyonlarda görülebilir. Berlin’de 5 duvar resmi, 2 seramik cephe, 2 mozaik pano, 1 heykel ve Darmstadt şehrinde 3 duvar resmi bulunmaktadır. 2006 ve 1012 tarihleri arasında Mersin, Aydın, Denizli, Trabzon, Ankara, Bursa, Antalya, Tarsus ve Nevşehir’de yüze yakın heykel ve rölyef çalışmaları gerçekleştirmiştir. Şu anda Yeter çalışmalarını İstanbul’da sürdürmektedir.

Detaylar
Lot: 5 » Kitap

Mustafa Altıntaş Sanat Kitabı -Gerard Xuriguera - Christine Adamı - Gülseli İnal

Bilim Sanat Galerisi Yayınları, İstanbul-2001 Baskısı, Sanat Yönetmeni: Burçin Alp, 433 Sayfa + Şömizlidir. Kitap Çok İyi Kondisyondadır.
Mustafa Altıntaş, 15 Haziran 1946`da Akşehir`de doğdu. ilk sanat eğitimini Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü`nde yap­tı. 1970 yılında kazandığı bir Fransız bursuyla Paris`e gitme­den birçok sergi gerçekleştirdi. Paris`e vardığında uluslararası sanatçılar sitesinde 'Cite Inetrational des Arts'da bir atölyeye yerleşti ve Paris Güzel SanatlarYüksekokulu`na ENSBA`ya ka­yıt olarak, özellikle Gustave Singier ve Jean Bertholle atölyele­rinde resim ve anıtsal resim çalışmaları yaptı. 1973 yılında Yüksek Plastik Sanatlar diplomasıyla mezun oldu. 1974-76 yılları arasındaysa TRT Ankara TV`de kameraman olarak çalış­tı. 1976-80 arasında Sorbonne Üniversitesi Sinema Fakülte­si`nde master çalışması yaptı. Ünlü sinema tarihçisi Jean Mitry, Eric Rohmer, Jean Rouch ve Michel Ciment gibi ünlü si­nemacıların öğrencisi oldu. Birçok belgesel ve deneyimsel film gerçekleştirdi. Bu filmlerin bazıları uluslararası festivallere ka­tıldı. Çok disiplinli çalışmalarını uluslararası bienallerde, festi­vallerde, 1970-95 yıllarında Fransa ve Avrupa`nın çeşitli ülke­lerinde birçok kişisel ve karma sergilerde sergiledi. 1985-90 yıllarında Paris`te özel bir Güzel Sanatlar Okulu`nda resim dersleri de verdi. Şu sıralar (PIETRASANTA) italya da 'Ulusla­rarası Heykel Parkı' projesi için 8 metre boyutlarında anıtsal bir heykel projesi üzerinde çalışıyor. Altıntaş`ın; Fransa, ABD, İsviçre, Finlandiya veTürkiye`de özel ve resmi koleksiyonlarda resimleri bulunuyor. Paris, İstanbul'da uzun dönemler geçirdikten sonra 1991 yılından bu yana dönemsel geldiği Bodrum'da artık kalıcı olarak yaşamaktadır.

Detaylar
Lot: 6 » Kitap

Muhibbe Darga Armağanı, Hazırlayanlar: Taner Tarhan - Aksel Tibet - Erkan Konyar

Sadberk Hanım Müzesi Yayınları, İstanbul-2008 Baskısı, Baskı: Mas Matbaacılık, 545 Sayfa + Şömizli ve Bol Görsellidir. Kitap Çok İyi Kondisyondadır.
A. Muhibbe Darga 1921 yılında İstanbul Acıbadem'de doğdu. Osmanlı Sarayı'nda bir dönem kalem müdürü ve Maliye Nazırı olan Mehmet Emin bey'in torunudur. A. Muhibbe Darga dadılarla ve özel bir köşkte büyüdü. Babası Dr. Ahmet Sait Darga tarafından bir erkek çocuk gibi yaramaz ve gözü pek şekilde büyütüldü. Erenköy kız lisesinden sonra İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümüne girdi. Ünlü bilim adamları ile 1940'lı yıllarda Anadolu'da at sırtında ve taş arabaların üzerinde her türlü hava koşulunda keşif gezilerine çıktı. Karatepe kalıntılarını ortaya çıkaran ekibin içinde yer aldı. İstanbul Üniversitesi Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri bölümünde asistan olarak başladı. Hitit hiyeroglieri üzerine araştırmalar yaptı. 1947 yılında doktorluk unvanını aldı. Anadolu'nun çeşitli liselerinde sanat tarihi ve Fransızca öğretmenliği yaptı. 1973 yılında profesör unvanını aldı. Karatepe, Gedikli, Değirmentepe kazılarına katıldı. Side dilinin çözülmesine katkıda bulundu. Üniversitede Hitit Sanatı ve Hitit Dili üzerine dersler verdi. Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri bölümüne başkan olarak seçildi ve bu görevinden kendi isteği ile emekli oldu. A. Muhibbe Darga uzmanlık dalında yazılmış bir çok bilimsel inceleme ve araştırma makaleleri bulunmaktadır. Darga'nın en çok dikkat çeken kitabı Eski Anadolu'da Kadın isimli kitabıdır. Hitit Mimarlığı kitabı da en popüler kitaplarından biridir.

Detaylar
Lot: 10 » Kitap

Güle Güle İstanbul, Semih Balcıoğlu

Sanat Çevresi Kültür ve Sanat Yayınları: 1, Baha Matbaası, İstanbul-1985 Baskısı. Kitap Çok İyi Kondisyondadır.
Bu Kitap Pescara (İtalya'da) 1992 Yılında Karikatür Kitapları Yarışmasında Birincilik Ödülü Kazanmıştır.
Semih Balcıoğlu; (d. 1928, İstanbul – ö. 27 Ekim 2006, İstanbul), Türk karikatürcüdür. Ortaöğrenimini Özel Işık Lisesi’nde, yükseköğrenimini İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümü’nde tamamladı (1951). Karikatür çizmeye öğrencilik yıllarında başladı ve ilk karikatürü, Akbaba’ nın “Genç Fırçalar” köşesinde yayımlandı (1943). 1943-47 arasında Amcabey’in yayımcısı Cemal Nadir’in yanında çalıştı ve ondan etkilendi. Çizgide mizah anlayışının yerleştiği 1950’lerde, bu kuşağın ünlü çizerleri arasında yer aldı. 1958’de Taş ve İlhan Selçuk’la birlikte Taş-Karikatür adlı mizah dergilerini yayımladı. Akşam, Vatan, Dünya, Hürriyet, Tercüman, Politika gibi gazetelerde ve Özgür İnsan, Yankı, Çarşaf, Çivi gibi dergilerde güncel siyasal karikatürler çizdi; Çarşaf ve Çivi gülmece dergilerini yönetti. 1960’larda seramik karikatür çalışmalarıyla Türkiye’de üç boyutlu karikatürün ilk uygulayıcısı oldu. 1970’te Karikatürcüler Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı ve üç kez (1970-72, 1975-76, 1978-79) başkanlığını yaptı. 1973’te Türkiye Gazeteciler Sendikası başkanlığına seçildi. Bu görevi 1979’a değin sürdürdü. 27 Ekim 2006 günü geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Cenazesi İstanbul’daki Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Detaylar
Lot: 26 » Kitap

Füreya Sanat Kitabı, Curated by Karoly Aliotti, Nilüfer Şaşmazer, Farah Aksoy 2017-2018 Akaretler Sıraevler

Fotoğraflar: Ara Güler, MASA - Kale Holding Yayını, İstanbul-2017 Baskısı, Birinci Baskısı, 474 Sayfa + Şömizli.
Kitap İyi Kondisyondadır.
Füreya Koral, 12 Haziran 1910 tarihinde doğdu. Tarihe ilk Türk profesyonel kadın seramik sanatçısı olarak geçmiştir. Genellikle çinicilik konusundaki gelişkin tekniğiyle, Doğu ve Batı sanatlarının bir birleşimine varmıştır.
İstanbul'da doğan Füreya Koral'ın babası Emin Paşa idi. Notre Dame de Sion Kız Lisesi'nden 1927'de mezun oldu. Bir süre İstanbul Üniversitesi'nde Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne devam etti. Dönemin ünlü Macar keman virtüözü, sonradan Füreya'nın teyzesi Aliye Berger ile evlenecek olan, Charles Berger'den özel keman dersleri aldı. 1940-1944 arasında müzik eleştirileri yazdı, çeviriler yaptı.
İkinci evliliğini o zaman milletvekili olan Kılıç Ali ile yaptı ve Ankara'ya yerleşti. Bu evlilik sırasında tüberküloz'a yakalandı. İsviçre'de Leysen'de sanatoryumda tedaviye gitti. Burada iken Londra'da bulunan teyzesi Fahrelnissa Zeid, vaktini verimli geçirmesi amacıyla ona sanatla uğraşma materyalleri gönderdi. Bunlar arasında bulunan seramikçilik alet ve materyali dolayısıyla ilk defa seramikçiliğe ciddi bir uğraş olarak başladı.
1947'de Lozan'da seramik çalışmalarına başladı. Ardından tanınmış Fransız seramikçi Serré'nin desteği ile, Paris'te özel bir seramik atölyesinde çalışmalarını sürdürdü. İlk seramik ve taşbaşkı sergisini 1951'de Paris'te açtı. Aynı yıl yurda döndü, Maya galerisinde yapıtlarını sergiledi. Yurt içi ve yurt dışındaki çeşitli sergilere katıldı, ödüller aldı.

Detaylar
Lot: 38 » Kitap

Utku Varlık Sanat Kitabı, Gülseli İnal

Bilim Sanat Galerisi Yayınları, İstanbul-1995 Baskısı, İçerisinde Birçok Sanat Eseri Görseli Mevcuttur., 232 Sayfa + Şömizli.
1942 yılında Bolu’da doğan Utku Varlık, 1961 yılında girdiği Güzel Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde resim, Sabri Berkel atölyesinde ise gravür ve litografi eğitimi alır. Akademi’den 1966 yılında mezun olan Varlık, 1970 yılında devlet bursu ile Paris’e gider. 1971 – 1974 yılları arasında Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde George Dayez ile 1973 – 1975 yılları arasında ise Cachan Atölyesi´nde litografi çalışır. İlk sergisini 1965 yılında Cenevre’de açan Utku Varlık daha sonra aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Salzburg, Münih, Köln, Hamburg, Stuttgart, Cannes, Lyon ve Paris’in bulunduğu birçok kentte düzenli olarak sergiler açar. Çalışmalarını 1975 yılından beri Paris’te sürdüren Varlık’ın eserleri İstanbul ve Ankara Devlet Resim Heykel Müzelerinde, İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde, Merkez Bankası ve İş Bankası Koleksiyonlarında, Amerika Birleşik Devletleri Ben and Abey Gray Vakfı’nda, Paris Belediyesi ve Paris Ulusal Kütüphanesi Koleksiyonlarında ve Lyon Müzesi’nde temsil ediliyor. Sanat yaşamına başladığı yıllarda dışavurumcu anlatımla figürlerini biçimlendiren Utku Varlık, 1960 ve 1970´lerde dönemin politik yaşamından etkilenerek yaptığı resimlerinde de bu anlatım biçimini kullanmıştır. Sanatçı 1975´ten sonra dışavurumcu anlatımdan ve toplumsal konulardan uzaklaşmış düşsel bir anlatım biçimine yönelmiştir. Utku Varlık için figür, sürekli ve asal olan doğanın yaşayan öğelerinden biridir ve yansımasını doğada bulur.

Detaylar
Lot: 43 » Kitap

Nazmi Ziya Sanat Kitabı, Hazırlayan: Veysel Uğurlu

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları, İstanbul-1994 Baskısı, 63 Sayfa. + Bol Sanat Eseri Görselli. + Şömizli.
İstanbul’un Aksaray semtinde 1880 yılında doğmuştur. İlk Türk izlenimci ressam olan Hoca Ali Rıza’dan resim dersleri almaya başlamıştır. Hoca Ali Rıza’nın tabiatın iyi bir eğitimci olduğu tavsiyesini hiç aklından çıkartmamıştır.1902’de Akademik bir eğitim için Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kayıt olmuştur.1908 yılında mezuniyetinden sonra Paris’e giden sanatçı 1913 yılında yurda dönmüştür. 1925 yılında Sanayi-i Nefise’de müdürlük yapan ressam 1937 yılında İstanbul’ da vefat etmiştir.
Nazmi Ziya, renkli baskılarını gördüğü izlenimci ressamlara yakınlık duyuyordu. Daha Akademi’de öğrenciyken, 1905’te İstanbul’a gelen ve kaldığıbirkaç aylık süre içerisinde Haliç’ten çeşitli resimler yapan, Poul Signac’ın izlenimci türdeki çalışmaları da ondaki bu yakınlığı güçlendirdi.
Signac, açık hava ressamıydı. İzlenimcilerin açtığı yolda yürüyor, koyu kararenklerden arınmış kırmızılardan, sarılardan ve turunculardan oluşan manzaralar yapıyordu. O’nun İstanbul Limanı’ndan yaptığı etütleri gören Nazmi Ziya ne yönden gideceğini anlamıştı.
Nazmi Ziya birçok eleştirmen ve sanat tarihçisi tarafından Fransız İzlenimciliği’ne en yakın ressam olarak kabul edilmektedir. İstanbul’un birçok köşesini kendine konu edinmiştir. Nazmi Ziya’nın İstanbul atmosferlerine buğulu bir görünüm hâkimdir. Ayrıca Signac’ın noktacı tekniğinden çok etkilenmiş ve bu eserlerini yolda vermiştir. Bu tür çalışmalarında saf renk kullanır. Ayrıntıya fazla girmemesine rağmen sağlam bir deseni vardır. Gelip geçici anı verirken kalıcı olmaya çalışır. Sanatçı için geçici olan şey güneş ışığıdır. Kullandığı renkler parlak, konusu ise yereldir.
‘’ Nazmi Ziya empresyonistti; çünkü paletinden koyu renkleri atarak açık tonlaraönem vermişti ve tabiat karşısında çalışmıştı, aynı konuyu günü belirli saatlerindedeğişik ışık tesirlerini gösterecek şekilde işlemişti. Tabiattaki ışık ve gölge olayınıaynı rengin açık ve koyu tonlarıyla değil, zıtlık renklerle vermiştir. Renkleri olduğu gibi kullanmak yerine bunları elemanlarına ayırarak gözde birleştirmeyi tercih ediyordu’’.
‘’Nazmi Ziya, Hoca Ali Rıza gibi sabahın erken saatlerinde, şövalesi ve resim malzemeleriyle sokaklara çıkarak ve resimleyebileceği güzel manzaralar bulup,izlenimci bir tarzda doğayı resmetmiştir. Türk Resim tarihinde Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa’dan sonra İzlenimciliği en iyi aktaran ressam Nazmi Ziya Güran olarak kabul edilmiştir’’.
Nazmi Ziya, hocalığı sırasında desene büyük önem vermiş ve bunu öğrencilerine de aktarmaya, anlatmaya çalışmıştır.

Detaylar
Lot: 45 » Kitap

Renoir von Michel Florisoone

Paris - Hyperion, Paris-1938 Baskısı, 166 Sayfa + Bol Görselli + Şömizli.
Fransız Empresyonist Ressam Pierre Auguste Renoir 1841 de Fransa’nın Limoges kentinde doğdu. Babası terziydi. Dört yaşındayken Renoir ailesi Paris’e yerleşti. 13 yaşında iken porselen boyama eğitimi aldı. Bu konudaki işleriyle aile bütçesine katkıda bulunuyordu. 1861-1864 yılları arasında İsviçreli ressam Charles Gleyre’den resim eğitimi aldı. Bu sürede Claude Monet, Alfred Sisley ve Frederic Bazille ile tanışıp onlarla birlikte çalışmaya başladı. Bu arada Paris’te besteci Gomod’nun yönetimindeki koroda şarkı söyledi. Müzik öğrenimi de yapmak istiyordu. 1864 yılındaki Paris Salon sergisine ilk defa bir tablosuyla katıldı. Resimlerindeki tazelik ve doğallık eleştirmenlerin dikkatini çekiyordu. 1870 yıllarında Pierre Auguste Renoir empresyonist akımın önderi olmuştu. Diğer empresyonistlerin aksine sanatçı Paris Salon sergilerini önemsiyor ve katılmak için yoğun bir şekilde çalışıyordu. 1874 ve 1876 sergilerinde yer aldı. Bu sürede galerici Paul Durand Ruel’in ve Pere Martin’in desteğiyle maddi durumunu da düzeltmişti. Ancak esas açılım Victor Chocquet ve Georges Charpentier’i tanımasıyla gerçekleşti. Aldığı siparişler ile yoğun çalışma temposunu sürdürdü. Ancak bir süre sonra çalışmaları kendini tatmin etmemeğe başladı. 1880’de Paris’te sanatçıların toplandığı semtteki atölyesini bırakarak ailesiyle birlikte banliyöye taşındı. 1881 de Cezayir’e, sonra da Italya’ya gitti. Venedik’i, Roma’yı, Floransa’yı ve Pompei’yi gezdi. Ertesi yıl Palermo’da Wagner ile tanıştı. Ünlü bestecinin en güzel portrelerinden birini yaptı. 1887’de empresyonistlerin sekizinci ve son sergisine katılmayı reddetti. Buna karşılık tablolarını New-York’ta, Brüksel’de ve Paris’te bağımsız olarak sergiledi.
1894’den sonra büyük sanatçının sağlık durumu bozulmağa başladı. Adele romatizmasına yakalanmıştı. Doktorlar Renoir’a Fransa’nın Midi bölgesinde yaşamasını tavsiye etmişlerdi. 1899’da Nice yakınında Cagnes köyüne yerleşen sanatçı yirmi yıldan fazla orada yaşadı. Fransa’nın güneyinde bir evde yaşlı bir kötürüm yatakta oturmuştu, Önünde bir ressam sehpası vardı. Bir hastabakıcı titreyen eline bir fırça sıkıştırdı. Fırçayı güçlükle paletine yaklaştırdı. Sonra kendinden emin fırça darbeleriyle resim yapmağa başladı. İşte Renoir son yıllarında böyle çalışıyordu. Bununla beraber tabloları gençliğinde yaptıkları kadar güzeldi. 1900 da Durand – Ruel’de açtığı özel bir sergiden sonra sanatçıya Lejyon D’Honeur nişanı verildi. 3 Aralık 1919 tarihinde Cagnes’de hayata gözlerini yumdu.

Detaylar
Lot: 48 » Kitap

Doğumunun Yüzüncü Yılına Armağan Muhsin Ertuğrul

İ.B.B. Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları No.6, İstanbul-1992 Baskısı, Baskı: MATAŞ, 175 Sayfa.
28 Şubat 1892'de İstanbul'da doğdu. Türk tiyatrosunun batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Ertuğrul, sinema alanında da Türkiye'de ilk önemli katkıları gerçekleştirmiştir. 1922-1939 yılları arasında Türkiye’de film yapan tek kişidir. Tefeyyüz Mektebi’nde okurken tiyatroya ilgi duydu ve aktör olmaya karar verdi. 1909'da Burhanettin Tiyatrosu’nda Arthur Conan Doyle'ın Sherlock Holmes oyununda 'Bob' rolüyle ilk kez sahneye çıktı. Ailesi, sahneye çıkmasına karşı çıktığı için baba evinden ayrıldı ve tiyatro eğitimi için 1911'de Paris'e gitti. 1912″de İstanbul’a döndü. Burada yönetmen ve oyuncu olarak çalışmaya başladı. İlk kez Shakespeare’in Hamlet oyununu sahneye koydu ve Hamlet rolünü kendisi oynadı. 1913'te Bursa'da Millet Tiyatrosu adıyla İsmail Galip Arcan, Behzad Butak ve Kemal Emin Bara ile kurduğu Yeni Turan Temsil Heyeti’nde çok sayıda yabancı oyunu sahneledi ve bu oyunlarda oynadı. Aynı yıl Şehzadebaşı'nda Ertuğrul Sineması'nı açtı. Burada ise film gösterimlerinin yanı sıra Karanlık İçinde Buse, Fener Bekçileri gibi oyunlar da sunuldu. Sinemada film öncesi kısa gösteriler yaptı. 1913 sonunda karıştığı bir siyasi olay nedeniyle sınırdışı edilip Fransa’ya gitti. İstanbul’a döndüğünde “Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları” topluluğunu kuran sanatçı, o sıralarda Berlin'e gitti ve Berlin'de kendi adına İstanbul Film adlı bir film şirketi kurdu. Üstat Film'in de ortağı ve yönetmeni oldu. "Samson", "Kara Lale Bayramı", "Şeytana Tapanlar" adlı filmleri çekti. 1918’de İstanbul’a döndü. Edebi Tiyatro Heyeti adında bir özel topluluk kurdu. İpek Film ve Kemal Film’in kurulmasında ön ayaklık yaptı. İpek Film'de 1928-1941 arasında yönetmen olarak 20 film çekti. 1923'te Halide Edip Adıvar’ın aynı adı taşıyan romanından uyarladığı “Ateşten Gömlek”, Kurtuluş Savaşı’nı konu alan ilk film olarak sinema tarihine geçti. Bu filmde başrolü oynayan Neyyire Neyir ile evlendi. Muhsin Ertuğrul, ilk sesli Türk filmlerini çekti; Mısır-Yunan işbirliğiyle 1931'de çekilen “İstanbul Sokaklarında” ve ertesi sene çektiği “Bir Millet Uyanıyor", ilk sesli Türk filmleri oldu. Ertuğrul, Istanbul Şehir Tiyatrosu’nda 1935-1936 sezonunda Türkiye’deki ilk düzenli çocuk oyunlarını başlattı. 1947'de kurulmakta olan Devlet Tiyatrosu'nu yönetmek üzere Ankara Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi'nin başına getirilen Ertuğrul, çeşitli aralıklarla Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve İstanbul Şehir Tiyatroları Baş rejisörlüğü görevini sürdürdü. Bu dönemde 1964 Türkiye'de ilk kez Brecht’in bir oyununu ve Shakespeare’in 400. doğum yıldönümü nedeniyle beş sahnede beş Shakespeare oyunu sahneletti. Bu çalışmaları sebebiyle eleştirilere hedef oldu. 1966’da İstanbul Belediye Meclisi’nin kararıyla baş rejisörlük kadrosu kaldırıldı. Kamuoyunda, mecliste ve medyada büyük tepkilere yol açan "Muhsin Ertuğrul olayı", "Türk tiyatrosuna indirilen bir darbe" olarak nitelendirildi. Açıkta kalan Muhsin Ertuğrul, Federal Almanya ve Ispanya’daki tiyatro eğitim yöntemlerini incelemeye gitti. 1967’de LCC Tiyatro Okulu'nda sahne dersleri ve İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde tiyatro eleştirisi dersleri verdi. 23 Aralık - 12 Ocak 1970 arasında 60. sanat yılı büyük programlarla kutlayan Muhsin Ertuğrul'a 23 Ekim 1971’de Kültür Bakanı Talât Halman’ın çabasıyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir sanatçıya verillen "Devlet Kültür Armağanı" verildi. Ertuğrul'a 23 Nisan 1979'da Ege Üniversitesi'nce fahri doktor ünvanı verildi. Ünvanını almak ve sanat yaşamının 70. yıl kutlamalarına katılmak üzere gittiği İzmir'de 29 Nisan günü kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Ertuğrul'un mezarı İstanbul- Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 4
sonraki